8 Ekim 2008 Çarşamba

İlk trafik ışıklarına varmadan "şlak, fıssss!" diye bir ses! Çok tanıdık!

İki koca alışveriş torbasını sürüyerek, durdurdukları taksinin arka koltuğuna kendilerini atan "abla" ve ortanca kız kardeşi, selâmladıkları taksi şoförüne rotayı bildirip yola koyulurlar. İlk trafik ışıklarına varmadan şlak, fıssss! diye bir ses! Çok tanıdık!

"Abla" eğilir siz sigara mı içiyorsunuz şoför bey?, adamdan gelen mırıltı/fısıltı üzerine yüklenir; bakın burada yazıyor, buna göre, biz inerken -ortancayı gösterip- bu hanıma 31, bana 31 YTL ödemeniz gerekecek!

Yüreklenen taksi şoförü, canınız sağolsun! der, ...bazen müşteri istiyor, biz de göstermeden için, diyoruz. "Abla"nın ortanca kız kardeşinin, hoşgörü dozu yüksek ses tonuyla e, içmeyen için de bütün gün zor tabii... demesi üzerine, ikiliyi dikiz aynasından incelemeye alan taksi şoförü, "abla"ya ne işle meşgul olduğunu... aldığı yanıt üzerine, beyiniz ne işle meşgul? sorularını yöneltir, "abla"nın eşinden neden ayrıldığını bilmek ister, yanıta yorumu gecikmez, aynadan senin gibi, gül gibi kadını bırakıp başka kadın sevdi ha? deyip ekler; benim hanımım da 5 sene oldu trafik kazasında öleli... Geride 19 yaşında ikiz, 14 yaşında bir tane daha, üç fotokopisini bıraktı gitti, severek evlendiydik biz, bana 5 yıl 5 dakika gibi, acısı hiç geçmedi, ama Allaha şükür, kızlarımla arkadaş gibiyiz, anaları öğretmendi, ben dedim ki kızlar için en güzel meslek öğretmenlik, güzel okuyorlar, şimdi kızlar soruyor, baba biz evlenip gidince ne yapacaksın, e, onlar da haklı, bir iki televizyon programına katıldım ama bir şey çıkmadı...

"Abla" aynayı yanıtlar; kısmet işi bunlar, hayırlısı olsun!

Bereket, o arada inecekleri yere gelir, inerler; hassas konu fazlaca derinleşmeden, yaşamında, yakınlığın sıcaklığını yakalayıp yeniden mutlu olma şansı için içtenlikle çabalayan, iyi niyetli ve konuşmayı şehvetle seven uzun eğri burunlu* adamı, teşekkür ve iyi dileklerle uğurlarlar.



*Nâzım Hikmet'i sevgiyle anarak!

3 Ekim 2008 Cuma

Eskilerden bir yüz: Eski koca!

"Abla", eski yılın son akşamı, küçük kızkardeşinin işyerine giderken, boş sokakta hiç beklemediği bir rastlaşma; eskilerden bir yüz! İlk eşinin, evine giderken bu rotayı kullandığını, geçerken selamlaştıkların kardeşinden duymuştur da... Merhaba’laşılır, iyi yıllar dileyip elini sıkıp kaçma eğilimindeki eski kocasını, eskisi gibi yakışıklı ve formda bulduğunu söyleyip az sıkıştırır “abla”, bir yandan da uzun zaman önce ne çok sevdiği bu adama karşı içindeki muzip çocuğun şakalaşma hevesi dışında bir duygu taşımadığını görüp şaşırır: Onu sever, hiç kırgın, kızgın da değildir, zamanında yaşanan onca acıya karşın bir yandan da birbirlerinin yaşamını ne kadar zenginleştirdiklerini, olgunlaştırdıklarını güçlendirdiklerini bilir “abla”, ...o kadar bir yardımı kimden istesem yapardı! dese de kızının babasıdır... Ve geride kalmıştır!